Günümüzün önde gelen post-kolonyal yaklaşım kuramcılarından Achille Mbembe “Decolonizing Knowledge and the Question of the Archive” başlıklı konuşmasında sömürgecilik mirası ve neoliberal küreselleşme karşısında milliyetçi şovenizme kapılmadan “epistemik çeşitliliğe” dayalı post-kolonyal bir bilgi ve üniversite tartışması yürütüyor. Yazarın “pluriversity” olarak tanımladığı bu yaklaşımı için aşağıdaki alıntıyı okuyabilirsiniz. Metin içerisinde yer alan bazı alt başlıklar;
- mimarinin ve kamusal alanın dekolonizasyonu,
- otoriter kontrol, standartlaşma, derecelendirme, sınıflandırma, kredilendirme ve cezalandırma sistemleri olarak üniversiteler,
- Batılılaşma, Avrupa merkezcilik ve taklit,
- Afrikalılaştırma olarak postkoloniyal yaklaşımın eleştirisi,
- pluriveristy ve epistemik çeşitlilik,
- günümüz yükseköğretim dünyasında bilgi üretiminin politik ekonomisi ve Afrika üniversiteleri,
- antroposeni, humanizmi, tahakkümü, doğa ve kültür ayrımını aşan bir yaklaşım geliştirmek.
Halen Güney Afrika’da Johannesburg Witwatersrand Üniversitesi’nde çalışmakta olan Achille Mbembe’nin Türkçe’ye kazandırılan çalışmaları için: İletişim yayınları . Yazarın çalışmaları hakkında daha fazla bilgi için Ahmet Sait Akçay’ın Independent Türkçe’de yayımlanan Achille Mbembe ve “postkoloni” kavramı yazısını inceleyebilirsiniz.
What is a pluriversity?
A pluriversity is not merely the extension throughout the world of a Eurocentric model presumed to be universal and now being reproduced almost everywhere thanks to commercial internationalism. By pluriversity, many understand a process of knowledge production that is open to epistemic diversity.
It is a process that does not necessarily abandon the notion of universal knowledge for humanity, but which embraces it via a horizontal strategy of openness to dialogue among different epistemic traditions.
To decolonize the university is therefore to reform it with the aim of creating a less provincial and more open critical cosmopolitan pluriversalism – a task that involves the radical re-founding of our ways
of thinking and a transcendence of our disciplinary divisions. The problem of course is whether the university is reformable or whether it is too late