Üniversite doğaya kaçarsa: Ecoversities!!!

Son yıllarda kendilerini büyükşehir hayatından kurtarmak isteyen birçok kişinin kırsal alanlarda doğa ile bütünleşerek kendileri ile yeniden barışma hikayelerini ilgiyle izliyoruz. Peki ya modern kentlerin önemli bir simgesi olan üniversite bir alternatif model olarak doğaya kaçarsa?

MIT’de Presencing Institute kurucularından Otto Scharmer; “Seven Acupuncture Points for Shifting Capitalism to Create a Regenerative Ecosystem Economy” başlıklı makalesinde kapitalist dünyanın yarattığı krizleri 7 ana boyutta çözümleyerek bu sorunlar karşısında ‘aynı şeyleri yapmaya devam ederek farklı sonuçlar bekleyemeyeceğimizi’ vurguluyordu. Pandemi-sonrası dünyaya dair öngörüler için henüz erken olsa da, içinden geçtiğimiz birçok kriz bize aynı şekilde düşünmeye/davranmaya/tüketmeye/yönetmeye devam ederek daha iyi yaşamlar kuramayacağımızı gösteriyor.

Peki bu değişim çağrısı üniversiteler için ne anlama gelir? Daha doğrusu üniversitelerden mevcut koşullar altında böylesine büyük toplumsal dönüşümler için halen öncülük etmeleri beklenebilir mi? Pandemi döneminde üniversitelerin acil yönetimsel ve öğretimsel işlevlerine boğulmuş olmaları (dersler nasıl verilecek, sınavlar nasıl yapılacak, diplomalar nasıl verilecek, uluslararası öğrenci çekmeye nasıl devam ederiz vb.) aslında üniversitelerin bürokratikleştikçe; hayal gücünü, farklı bakış açıları üretme yetkinliğini örgütsel düzeyde nasıl da acı bir şekilde kaybettiğini göz önüne serdi. Üniversitelerde halen merakla, heyecanla, başka türlü düşünerek bilimsel bilgi üreten çok sayıda bilim insanı olduğuna şüphe yok. Ancak bu bilimsel bilgilerin ve düşünme biçimlerinin üniversitelerin yönetim süreçlerine etkisi sınırlı gözüküyor. Bu nedenle de üniversitelerin, içeride tüm bilgiye sahip olmasına ve hatta o bilginin ana üreticisi olmasına karşın, kurum olarak bahsedilen toplumsal dönüşüme öncülük etme rolünden uzak olduğunu söyleyebiliriz.

Peki başka üniversiteler hayal etmemiz mümkün mü? Bu bağlamda daha önce burada bir alternatif üniversite kavramsallaştırması olarak Ronald Barnett’in “Ekolojik Üniversitenin Gelişi” makalesini paylaşmıştım. Alternatif üniversite ideaları ve kurumsal çeşitlilik üzerine daha kapsamlı bir yazıya da Neoliberalizm, Bilgi ve Üniversiteler kitabı içerisinde yer vermiştim. Burada ise Ecoversities ortaklığını sizlerle paylaşmak istiyorum; çünkü zaman zaman üniversite içerisindeki rutinlerimizden çıkıp başka türlü düşünenlerle etkileşime girmemizin önemli olduğuna inanıyorum. Özellikle de pandemi koşullarında yaşamlarımızı sürdürmeye çalışırken.

Bildiğimiz anlamdaki üniversitelere hiç de benzemeyen, ve kendimi de katarak, birçoğumuzun şüpheyle yaklaşıp üniversite dememeyi tercih edeceği bu oluşum 2015 yılında başlamış. Dünyanın farklı bölgelerinden (Zimbabwe, Almanya, Hindistan, ABD vd.) alternatif üniversiteler arasında buluşmalar, deneyim paylaşımları ve ortak araştırmalar ile gelişen bu ağın ekolojik hareketler, post-kolonyal yaklaşımlar ve çeşitlilik temelinde örgütlendiği söylenebilir.

Merak edenler için daha fazla bilgi: Ecoversities Startup Kit

Yorum bırakın