Koronavirüsün yükseköğretim açısından ilk etkileri; dönemin iptal edilmesi ya da online eğitime geçilmesi, konferansların ertelenmesi, akademisyen ve öğrencilerin uluslararası hareketliliğinin en aza indirilmesi, aday öğrencilerin yurtdışı başvuruları için gerekli sınavlara girememesi gibi durumlara neden oldu. Peki, bu krizin özellikle uluslararasılaşma açısından uzun dönem etkileri daha büyük dönüşümler yaratabilir mi? İlk akla gelenler online eğitimin yükselişi ve uluslararası öğrenci seçiminde Çin gibi ülkelere olan bağımlılığın azalması.
Philip G Altbach ve Hans de Wit https://www.universityworldnews.com/ de yayımlanan “COVID-19: The internationalisation revolution that isn’t” başlıklı yazılarında değişim beklentilerinin aksine ilk bir-iki yılda uluslararası hareketliliğin yavaşlaması sonrasında uluslararası yükseköğretimde mevcut eğilimlere dönüleceğini öngörüyor. Tabii ki artan bir finansal istikrarsızlık ile birlikte.
Yazıdan notlar:
- Uluslararası öğrenci hareketliliği
- Çinli öğrenci sayısındaki son 20 yıldaki patlama sona erecek ve bu sayı azalacaktır. Ancak Çin en büyük gönderen ülke olma konumunu sürdürecektir.
- Giden öğrenci sayılarında son yıllarda Brezilya ve Suudi Arabistan azalırken Vietnam ve kısmen Hindistan’da artış görüldü. Yeni artışlar Afrika’dan, özellikle Kenya ve Nijerya’dan beklenebilir.
- ABD’ye giden öğrenci sayısının da düşmesi beklenebilir.
- Küresel toplam sayı kısmen azalabilir, ancak uluslararası öğrenimde genel eğilimler devam edecektir.
- Finansal olarak uluslararası öğrencilerden elde edilen gelirlere bağımlı hale gelen yükseköğretim kurumları (Avustralya, Birleşik Krallık ve özellikle ABD’deki düşük prestijli kolejler) ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilir.
- Uzaktan eğitim mevcut koşullarda hızlı bir çözüm olarak öne çıktı. Ancak kaliteli ve verimli bir şekilde uzaktan eğitim sunmak; bu konuda deneyimli akademisyenler, gelişmiş teknik altyapı vb. birikimler gerektiriyor.
- Değişim programları şu aşamada sekteye uğrasa da uzun dönemde bu programların olumsuz etkilenmeyecektir. Özellikle 8 haftadan kısa süreli hareketlilik programlarının, ve “güvenli” ülkelere bağımlılığın artacağı öngörülebilir. İspanya ve Fransa terör saldırılarından bir süre sonra hızla statülerini geri kazanmışlardı. İtalya için de benzeri bir süreç yaşanacaktır.
Uluslararasılaşmanın halihazırda ciddi sorunları var (kalite standartları, öğrenci harçlarına bağımlılık vb.). Bütün dünyada üniversiteler bu salgının yarattığı zorlu koşullarda etkileyici bir kriz yönetimi örneği gösteriyorlar. Ancak, uzun dönemli dersler çıkarmak ve etkin bir stratejik planlama akademi dünyasının güçlü yanı değil! Bu kriz bunu değiştirmek için bir çağrı olabilir mi?