Koronavirüs günlerinde üretkenlik baskısından korunmak!

İçinde bulunduğumuz bu olağanüstü koşullarda çoğu akademisyenin evlerinde yaşamaya devam ederken online ders, idari işler, makale yazımı gibi faaliyetlerine devam ederek “normal yaşamlarını sürdürme” mücadelesi içerisinde olduğunu gözlemliyoruz. Burada virüsün yarattığı krizinden bir an önce kurtulmak ve eski normal hayatlarımıza dönme duygusu ağır basıyor. Oysa artık hiçbir şey eskisi gibi olmayabilir ve bu belirsizliğe psikolojik olarak hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Hayatının çeşitli dönemlerinde savaş, şiddetli çatışma, yoksulluk, kıtlık, sosyal izolasyon gibi koşullar altında çalışmak durumunda kalmış olan Dr. Aisha Ahmad (University of Toronto) https://www.chronicle.com/ da yayımlanan Why You Should Ignore All That Coronavirus-Inspired Productivity Pressure başlıklı yazısında bize bugünlerde ruh sağlığımızı koruyarak çalışmaya devam edebilmemiz için önerilerde bulunuyor (özet):

  1. “Şimdi şunları yapıyor olmalıydım” duygusu yerine öncelikle fiziksel ve psikolojik güvenliğinize odaklanın (Ev, aile, arkadaşlar, gıda, spor vb.). Sosyal medyada akademik üretkenliğinden, yazdığı makalelerden bahseden ya da makale yazamamaktan şikayet eden kişileri göz ardı edin. Herkes kendi yolunda ilerliyor.
  2. Kendinizi güvende hissedince beyniniz ve bedeniniz bu kriz koşullarına daha iyi adapte olmaya başlayacak. Böylece yavaş yavaş üretken olmaya dönebilirsiniz. Acele etmeyin. Bunun zihinsel ve içsel bir dönüşüm olmasına odaklanın.
  3. Güçlendikçe zamanınızı daha iyi planlayabilirsiniz (eğitim, araştırma, idari işler). Burada en yıpratıcı olan şey sürecin belirsizliği. Bu salgın bir gün bitecek ve yeniden sevdiklerimize sarılacağız. Derslik ve kahve dükkanlarımıza döneceğiz.
  4. Ancak sürecin henüz çok başındayız ve çoğumuz daha şimdiden farklı bir dünyada yaşıyor olduğumuzu kavramakta zorlanıyoruz. Bazılarımız şaşkın ve yeterince yazamadığı ya da online dersleri düzgün yapamadığı için suçlu hissediyor. Bazılarımız ise evdeki zamanını daha fazla yazmak ve bunu duyurmak için kullanıyor. Tüm bu sesler inkar ve hayal!!!

Bu kabullenme yolculuğunda umutlu ve dirençli olmalıyız. Yıllar sürse de bunu başaracağımızı bilmeliyiz. Yaratıcı ve duyarlı olacağız ve birbirimizi destekleyeceğiz.

Yorum bırakın